Uluslararası Kriz Grubu (ICG) Başkanı Jean-Marie
Guehenno, Guardian gazetesinin internet sitesine Türkiye ve Orta Doğu'daki
gelişmelere ilişkin bir makale yazdı.
Uluslararası
Kriz Grubu (ICG) Başkanı Jean-Marie Guehenno, Guardian gazetesinin internet
sitesine Türkiye ve Orta Doğu'daki gelişmelere ilişkin bir makale yazdı.
"Suriye'yi
kurtarmak için Türkiye'yi feda etmeyin" başlıklı yazıda Ankara'da askeri
lojmanın hedef alındığı ve 28 kişinin hayatını kaybettiği intihar saldırısı da
hatırlatılarak "Türkiye, çok yönlü krizlere sürükleniyor. Batı'daki
dostları araya girmeli" denildi.
Uluslararası
Kriz Grubu (ICG) Başkanı Jean-Marie Guehenno, yazısında “Türkiye'nin çok
cepheli krizinin bazı kısımlarına, yönetimin kendisi sebep oldu. Fakat ülkeyi
aşağı çeken bu kısır döngünün tersine çevrilmesi için Türkiye'nin dostlarının
büyük bir müdahalesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
BBC
Türkçe’nin aktardığı yorum yazısında özetle şu ifadeler yer aldı:
“TÜRK
DEVLETİNİN, TARİHİN DE GÖSTERDİĞİ ÜZERE TOPRAKLARINI…”
"ABD ve
AB ile olan dostluğu giderek daha kırılgan hale gelen ülke şimdi de tarihi
düşmanı Rusya ile kanlı bıçaklı."
"Ankara'da
dolaşan en korkunç senaryolarda bile 14'üncü Rus-Türk savaşı, Türk toplumundaki
eşi benzeri görülmemiş kutuplaşma ve Suriyeli mülteci dalgasının devamı
konuşuluyor."
"Tüm
sorunlarına rağmen, Rusya ile Batı ve Orta Doğu ile Avrupa arasındaki bugünün
gergin jeopolitik fay hatları için istikrarın çapası olan Türkiye'ye odaklanma
vakti geldi."
"Türkiye'nin
çok cepheli krizinin bazı kısımlarına, yönetimin kendisi sebep oldu. Fakat
ülkeyi aşağı çeken bu kısır döngünün tersine çevrilmesi için Türkiye'nin
dostlarının büyük bir müdahalesi gerekiyor. Gerek üst seviyelerde ortak
ziyaretler aracılığıyla, gerekse de mülteciler için mali destek veya sahadaki
eylemleriyle. En azından Batı tarafında, ABD ve Avrupa'nın gerçek çıkarları,
her zaman olduğu gibi Türkiye ile devamlı, birbirine bağımlı ve istikrarlı bir
ortaklığa dayanıyor."
Uluslararası
Kriz Grubu Başkanı Guehenno, Türkiye'nin sorunlarının belirli bir bağlam içinde
değerlendirilmesi gerektiğini belirtip ekonomisinin hala güçlü olduğunu,
Avrupa'da son beş yılda en iyi hava yolu seçilen Türk Hava Yolları'nın
başarısıyla İstanbul havaalanının hareketli olduğunu yazıyor ve Türk
devletinin, tarihin de gösterdiği üzere topraklarını hiçbir başka güce terk
etmeyeceğini ifade ediyor.
'TARİH
BATI'NIN SURİYE KARARINI YARGILAR'
Orta
Doğu'daki gelişmelere ilişkin olarak da, Batı'nın 2003 yılında Irak işgaline ve
2011 yılında Libya bombardımanına Ankara'nın karşı çıktığı hatırlatılıyor fakat
Türkiye'nin Suriye'de Beşar Esad rejimine yönelik ise dönüşü olmayan bir
şekilde tepki gösterdiği belirtiliyor. Makalede "Tarih, Batı'nın Ankara'yı
göz ardı etme ve Suriye'de erken ve keskin eyleme geçmeme kararını da ağır bir
şekilde yargılayabilir" deniyor.
Suriye'nin
kuzeyinde de tehlikeli bir dönüm noktasında olunduğuna dikkat çeken
Uluslararası Kriz Grubu Başkanı, Türkiye'nin Kürt savaşçılar, Rusya ve İran'dan
gelecek güçlüklerle karşı karşıya olduğunu yazıyor.
Makale şöyle
devam ediyor:
"Türkiye
ve ABD tarafından atılan yanlış adımlar, hali hazırda Türkiye'nin Batı'yla
ilişkisinde yarıklar oluşturuyor. ABD'li ve Avrupalı liderler, IŞİD'i bedeli ne
olursa olsun karşı konulacak ana tehdit olarak belirledi."
"Bu
teşhis doğru değil. IŞİD'in vahşi soytarılıkları, Orta Doğu'da daha önce
uygulanan kötü politikaların ve iktidar boşluğunun doğurduğu berbat emarelerden
daha önemli bir gerekçe oluşturmuyor. Esad'ın Suriye hükümetinin yaptığı
kontrolsüz bombardımanlarda, IŞİD'in öldürdüklerinden daha fazla insan
öldü."
"Her
şeyi IŞİD merceğinden görmek, (örgütün) oluşturduğu propaganda tuzağına
düşürür. IŞİD'in öncelik olarak belirlendiği taktikler, daha büyük bir ödülün,
istikrarlı, müreffeh bir Türkiye'nin kaybedilmesi riskini doğurur.
Sürdürülebilir her türlü Suriye stratejisi Türkiye boyutunu da entegre
edebilmek için elinden gelenin fazlasını yapmalıdır."
'BATI VE
TÜRKİYE, SURİYELİ KÜRTLER KONUSUNDA UZLAŞMALI'
"Burada,
Türkiye ve Batı, Suriyeli Kürtlerle ilgili anlaşmazlıklarının üstesinden
gelmelidir. IŞİD'le mücadele adına ABD, Suriyeli Kürt milis grubu YPG ile
işbirliği yapıyor. YPG ise, Türkiye'ye karşı 31 yıldır savaşan ve ABD ile
AB'nin terörist örgüt olarak tanıdığı PKK'nın tamamına sahip olduğu bir
ortağıdır."
"Batılı
hükümetler kendi politikalarını birbirleriyle uyumlu hale getirmelidir.
Türkiye'nin, Kürt hakları dâhil yönetimle ilgili uluslararası standartlara
bağlı kalmasını sağlamalı ve Türkiye'yi geçen yıl kesilen PKK ile barış
görüşmelerine dönmeye ikna etmek için elinden gelenin fazlasını
yapmalıdırlar."
"Ama
aynı zamanda, PKK'nın ateşkesin sabote edilmesinde büyük bir rol oynadığını ve
Batı'nın Suriye'deki desteğinin Türkiye'de yeni kazanımlar için heveslendiğini
de kabul etmeleri gerekir."
"Türkiye,
Rusya ile İran'ın, ülkenin ayağına çelme takmak ve fırsatçı bir şekilde Suriye
krizini kullanarak Türkiye'nin Batı'yla ilişkilerini zayıflatmak, Nato'da kriz
yaratmak amacıyla PKK'yı desteklediklerine inanıyor.
Rus savaş uçakları sürekli
olarak Türkiye'nin Suriye sınırı yakınlarında uçuyor ve Türkiye'nin kolay
sinirlenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı öfkelendirmeye çalışıyor."
'PKK İLE
BARIŞ ÇABALARI YENİDEN BAŞLAMALI'
"Erdoğan'ın
şimdi, Türkiye'nin stratejik güvenliği için iyi niyetlerine ihtiyacı olduğu
Batılı ortaklarıyla yapıcı bağlar kurmaya ihtiyacı var. PKK ile barış
çabalarını yeniden başlatmalı ve YPG ile doğrudan görüşmelerle, Türkiye sınır
güvenliğinin sağlama alınacağı ve Türkiye ordusunun Suriye'ye ateşi sona
erdireceği bir anlaşmaya varmalı."
"Batı
da, gelecek için en uygun stratejisine geri dönmeli, Türkiye'de istikrarın
bozulmasının kabul edilmez olduğu konusunda PKK'yı uyarmalı, barış sürecine
dönülmesi çağrısı yapmalı ve Türkiye'nin Rusya ile tırmanan gerilimini dindirme
çabalarına yardım etmeli, Türkiye ile AB ilişkilerini inşa etmeye
yönelmeli."
Guehenno,
Türkiye'nin AB üyelik sürecine ilişkin gelecekte ne olacağını kimsenin bilmediğini,
AB içindeki diğer krizlerin, Birlik içinde genişleme niyeti olmadığına işaret
ettiğini belirtiliyor. Fakat yazara göre müzakerelerde sağlanacak ilerleme
"Türkiye'ye geleceğe yönelik inandırıcı bir reform gündemi verebilir, ülke
içinde yaşamın ve yönetim gelişmesini sağlayabilir."
AB'nin de
mülteci kriziyle baş etmek için Türkiye'ye 3 milyar euro teklif ettiği de
hatırlatılıyor. Orta Doğu'daki açmazın Türkiye'ye daha fazla uzanması durumunda
da, bedelin daha ağır olacağı ve hatta 1990lı yıllardaki gibi Türkiyeli Kürt
mültecilerin sayısının da artabileceği belirtiliyor.
Makalede
'ülkeleri Türkiye'den daha zengin ve daha güvenli olan Avrupalı liderlerin yüce
gönüllü davranıp kılavuzluk etmeleri gerektiği tavsiye edilirken, Türk
yetkililerin de eski işbirliğine dönmekte istekleri oldukları' yorumu
yapılıyor.
Uluslararası
Kriz Grubu Başkanı Guehenno, makalesini şu sözle noktalıyor:
"Suriye
savaşı, giderek büyüyen uluslararası bir trajedi. Mevcut jeopolitik
fırtınalarda, Türkiye ve Batı da şüphesiz aynı gemide."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder