Cumhurbaşkanı
Erdoğan, önceki gün “Fırat Kalkanı Harekatı’yla terör oluşumunun
kalbine soktuğumuz hançeri genişletmekte kararlıyız” açıklaması yaptı.
Sayın Cumhurbaşkanı Fırat Kalkanı Harekatı’ndan sonra, bir çok defa
yeni operasyonun sinyalini verecek konuşmalar yapmıştı. Bu sefer sinyal
vermekten öte yer ve büyüklüğüne de işaret etti. Fırat Kalkanı ile
hançerin saplanmış olduğu yerden ilerleyeceğini söylemiş oldu.
Bu gösteriyor ki Fırat Kalkanı Harekatı hem doğuya hemde batıya doğru ilerleyecek.
Bu açıklamadan sonra merak edilen konu ise harekatın büyüklüğü ve ne zaman başlayacağıdır.
Fırat Kalkanı’nın sona
yaklaştığı dönemde Türk Silahlı Küvetleri’nin Suriye’de bulundurduğu
maksimum asker sayısı 2000 civarındaydı.
Özgür Suriye
Ordusu’ndan da harekata katılan asker sayısı ortalama 5000 kişiyi
geçmemişti. Harekat 15 Temmuz sonrasında yaşanmış ve bir çok zorluğa
rağmen operasyon icra edilmişti.
Bu zorluklar personel
yetersizliği, bölgede DAEŞ ve PKK gibi terör örgütleriyle aynı anda
mücadele edilmesi, ABD ile yaşanan sorunlardı.
Yine o dönemde en
büyük problem harekat ileri doğru sürerken geri emniyetin alınmasıydı.
Bu gün ise Silahlı Kuvetler ve diğer güvenlik birimleri 15 Temmuz a göre
çok daha organize bir durumdadırlar. Yine geri emniyetin alınmasına
yönelik Suriyeliler den oluşan yerel bir polis gücü Fırat Kalkanı
Harekatı bölgesinde yetiştirilip konuşlandırılmıştır.
Fırat Kalkanı
Harekatında edinilen tecrübeler neticesinde ÖSO sayısal anlamda
arttırılmış ve yeniden teçhiz edilmiştir. Bugün sayıları 20 bine
yaklaşmıştır.
1 sene öncesine göre güvenlik güçleri bölgede çok daha fazla silahlı İHA bulundurabilmektedir.
Fırat Kalkanı Harekatın’dan sonra Suriye’deki harekat bölgesine hem PÖH hemde JÖH den personel takviyesi yapılmıştır.
***
Fırat Kalkanı harekatı
sırasında unutulmaması gereken önemli gerçeklerden birisi de şuydu;
Suriye’de ki operasyon icra edilirken, iç güvenlik haraketı da
sürdürülmek zorundaydı. O dönemde Türkiye içinde PKK ya ait kamplarda
ağır silahlar ve terörist unsurlar bulunmaktaydı. Bu bir senelik süreçte
yapılan başarılı operasyonlar ile terör örgütünün etkinliği Türkiye
içinde minimum noktalara indirilmiştir. Bu sayade iç güvenlik
bölgelerinden tasarruf edilebilecek komando birliklerinden daha etkin
bir şekilde yurt dışındaki operasyonlar da da istifade
edilebilinecektir.
Görünen tablo odur ki
Fırat Kalkanı Harekatından daha büyük bir alanda operasyon icra etme
kapasitesi devletin elinde mevcuttur. Türkiye’nin önündeki en büyük
engel yine ABD’nin öne süreceği sorunlar yumağıdır. ABD, DAEŞ’le
mücadelenin sekteye uğrayacağını öne sürerek Türkiye’den PYD’ye (PKK)
yeni cephe açılmamasını bir süre daha talep edecektir. Burda Türkiye’nin
haklı olarak tezi şu olacaktır; Rakka bölgesinde PYD unsurları ABD ile
operasyona katılırken adam tasarrufu yaparak ÖSO ya bir çok cephede
saldırabilmektedir. Yine Türkiye’ye Suriye üzerinden binlerce yeni
terörist kaydırabilmektedir. Burdan anlaşılacağı üzere teröristler
bunları yaparken Rakka Operasyonu tehlikeye düşmüyorsa Türkiye de yeni
cephe açtığında tehlikeye düşmeyecektir. Kimse aklımızla dalga geçmesin.
İşin kısaca özeti “Sen yaparken sorun olmuyorsa ben yaparken de sorun olmaz.”
Benim tahminim Türkiye
tek cepheden operasyona başlamayacaktır. Irak ve Suriye’deki bütün
önemli terörist kampları ve tesisleri aynı anda vurulacaktır. Bu
yapılmazsa operasyon süresi uzayabilir. İkinci tahminim ise Fırat’ın
doğusu ve batısı diye bir kısıtlama olmayacaktır. Bu harekatın en kritik
gelişmesi ise geçmişe göre Türk Hava Kuvetlerinin Suriye içinde daha
aktif kullanılacağıdır. Türkiye ve Rusya bir çok konudaki iş birliğini
Suriye içinde de perçinleyecek adımlar atacaklardır. Türkiye hem Irak
hem de Suriye’deki oldu bittilere erken bir blokaj koymak istiyorsa bu
operasyonu icra etmek zorundadır. Hançerin boyunu sorunların büyüklüğü
belirleyecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder