10 Mart 2018 Cumartesi

Gottdiener ve Hutchison



Kentlerdeki davranış değişiklikleri, mekanlara göre de değişkenlik göstermektedir. Kent, yaşayanların homojen olarak dağıldığı bir mekan değildir. Kentlerdeki mekansal farklılaşmalardan bahsedildiğinde, akla ilk olarak gettolar gelmektedir. Getto kelimesi, tarihte Yahudilerin şehir içinde yaşadıkları yerler için kullanılmaktaydı. Kelime yaklaşık beş yüz yıldır kullanılmaktadır. Kaynağı tam olarak bilinmese de, şehir içinde genel nüfustan farklı kültüre sahip insanların yaşadıkları yeri tarif etmek için kullanılmaktadır. Günümüzdeki kullanımında belirli bir ırk veya grup kastedilmemektedir (Wirth, 1969:5).


Gettolar genellikle şehrin en fakir ve geri kalmış yerleridir. Gettolar şehirden uzaklaştırılmış ve izole edilmiş mekanlardır. Kültür bakımından farklılığa, mekansal farklılığın eklenmesiyle farklılaşma son noktaya ulaşmaktadır. Bu durumdan gettoda yaşayanlar ve diğer kalan genel toplum memnundur. Bu durum iki grup arasında yapılmış bir çeşit de facto mutabakattır.
Gettoda yaşayanlar kendi kültürünü muhafaza ederken, diğer kentliler de kent kültürüne göre yaşamaktadır. Kent yönetimi, gettoların varlığını kontrolü kolaylaştırdığı için desteklemektedir (Wirth, 1969:5).


Kent, mekansal farklılaşmalar yaratarak bireylerin davranışlarını etkilemektedir. Kentler kültür, mekan ve güç arasındaki ilişkilerden yola çıkarak sosyal yapıyı anlamayı sağlamaktadır. Örneğin, kentin belirli bölgelerine girişler kısıtlanmaktadır. Kentlerin bazı bölgelerinde kurulan sitelerin girişleri güvenlik görevlileri tarafından kontrol edilmektedir. Güvenlik görevlileri siteye girmeye çalışan kişilerin kimlik kontrolünü yapmakta ya da site sakinlerine ulaşarak teyit etmektedir. Böylece izole edilmiş alanlara sadece belirli insanlar girebilmektedir. Bu şekilde korunan sitelere dış görüntüsünden dolayı girişi engellenen kişiler olabilmektedir. Engellenen insanlar toplum tarafından dışlanan sapkın olarak tanımlanan insanlardır. Güvenlik görevlileri, çocuk ve kadınları toplum tarafından istenmeyen kişilerden korumak maksadıyla, bazı mekanların girişlerini kontrol etmektedir. Bazı bölgelerde yüksek fiyat uygulamaları ile güçlüler güçsüzlerden ayrılmaktadır. Kültür faktörü ise görünmeyen ama en güçlü ayrıştırıcıdır. Bu ayrım, batıda etnik bakımdan olurken doğuda daha çok davranış kalıplarına göre olmaktadır (Knox ve Pinch, 2010: 46).


Kentin bazı bölgelerindeki evlerde, yüksek fiyatlandırma nedeniyle, sadece belirli gelir seviyesinin üstündeki kişiler yaşayabilmektedir. Kişinin evinin adresi, sosyo-ekonomik durumunun göstergesi olabilmektedir. Gettolarda yaşayan insanların durumuna benzer olarak, pahalı bölgelerde oturan kişiler arasında farklılaşmış kültür ve güç ilişkileri ortaya çıkmaktadır. Lüks diye tanımlanabilecek yerlerde yaşayan insanlar, şehrin genelinden farklı bir kültüre sahiptir. Bu farklılık tüketim alışkanlıklarından, boş zamanda yapılan faaliyetlere kadar hissedilmektedir. Para ve güç denklemiyle doğru orantılı olarak, güvenlik ihtiyacı da üst sınırlarda olmaktadır. Bu şekilde yapılanmış yerleşim yerleri; etrafı yüksek ve kalın duvarlarla çevrili, kapalı devre kamera sistemiyle devamlı gözetlenen ve güvenlik görevlileri tarafından girişleri kontrol edilen izole mekanlardır. Kontrol unsurlarının fazlalığı ve gözetim altında olmak buralarda yaşayan insanlarda güvenlik hissini artırmaktadır (Gottdiener ve Hutchison, 2011:156).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder