Sona yaklaşan Suriye iç savaşından ABD ve Rusya'nın
"winner/kazanan" olarak çıktıklarını savunan dış politika uzmanları,
süper güçlerin bundan sonraki planlarının, İsrail'in güvenliğini korumak,
nüfuzlarını devam ettirmek ve İran'ı bölgeden çıkarmak olduğunu iddia ediyor.
Dış politika
uzmanları, ABD ve Rusya'nın Suriye'de ortak bir noktada anlaştıklarına yönelik
iddiaları, ABD'nin muhtemel İran müdahalesini ve Türkiye'nin yeni süreçte Orta
Doğu'da izleyeceği politikaları değerlendirdi.
Kadir Has
Üniversitesi (KHas) Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Direktörü Prof.
Dr. Volkan Ediger, ABD ile Rusya'nın, Suriye konusunda ortak bir anlaşmaya
vardığını öne sürerek, "DEAŞ'la başlayan bir süreci yaşadık hatta Arap
Baharı'na kadar uzatabileceğimiz 5 yıllık bir süreç geçirdik. 'Proxy War'
dediğimiz bir vekalet savaşı yaşandı. Yani devletlerin bilfiil sahada
olmadığı, birtakım işleri taşerona devrettikleri bir savaştı bu. Örneğin DEAŞ'ı
bu kadar yıl kim destekledi, kim bunun finansmanını sağladı, insanları oraya
kim gönderdi, silahları kim temin etti, stratejiyi kim oluşturdu, beyin kimdi?
Hala muallak. Dikkat ederseniz bütün bu kargaşa sanki birisi parmağını
şıklatmış gibi pat diye bitiverdi. Bitmesinin sebebi de bu anlaşmanın sağlanmış
olmasıydı. Yani artık bizim uluslararası ilişkilerde 'winner' dediğimiz bir
kazan-kazan durumu, büyük güçler açısından oluşmuş vaziyette" dedi.
Suriye'deki
vekalet savaşında Rusya'nın en büyük kazancının sıcak denizlere inme hayalinin
gerçekleşmesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ediger, şöyle devam etti:
''Suriye'de
birçok yerde üs sahibi olan Rusya, özellikle ülkenin deniz kıyısına yerleşerek
dünya gücü olduğunu ispatlamış oldu. Kendisi olmadan bu bölgede hiçbir şey
olamayacağını büyük devletlere göstermiş oldu. Irak savaşından sonra Orta
Doğu'dan çekilme kararı alan ABD ise Suriye'de Rusya ile anlaşarak bölgede
tekrar kalıcı hale geldi. Aslında ABD'nin Orta Doğu petrolüne ve doğalgazına
ihtiyacı yok. Sadece kendisi çekildikten sonra yerine hangi gücün yerleşeceği
ile ilgili ciddi endişeleri vardı. Fırat'ın doğusunda üslerinin olduğu bir
bölgeye yerleşmiş oldu. Böylece hem bir ölçüde Rusya'yı kontrol altına
alma imkanı kazandı hem de bölge başsız kalmamış oldu. Suriye ikiye bölünmüş
durumda. İki devlet olacak. Batı Suriye'de Rusya egemenliğinde bir oluşum, doğu
kısmında Amerikan egemenliğinde bir yapılanma olacak. Ve büyük olasılıkla bu iş
böylece bitecek. Bir kısmı ABD, diğer kısmı Rusya hakimiyetinde kalan Suriye'nin
ikiye bölünmesi, İsrail açısından memnuniyet verici oldu. Artık bundan sonra
çok büyük bir savaş olacağını sanmam. Çünkü bu formül İsrail'in çok işine
gelir. Yani İsrail'in hem Rusya ile hem ABD ile arası iyi. İsrail eğer
Suriye sınırına askeri yığınak yapıyorsa bu sistemi korumak içindir, bozmak
için değil.''
"İran'a ambargo Rusya'nın işine geliyor"
Prof. Dr.
Volkan Ediger, yeni hedefin İran olduğuna değinerek, ABD'nin İran'la nükleer
anlaşma sağlanmak üzereyken vazgeçtiğini, İran'ı tekrar "pürüz
devlet" haline getirip ambargo için zemin hazırladığını savundu.
Dünyanın en
büyük doğalgaz rezervlerine sahip İran'a yönelik ABD ambargosunu Rusya'nın da
desteklediğini savunan Prof. Dr. Ediger, ''İran, ambargolar yüzünden doğalgaz
üretim kapasitesini tam kullanmıyor. İran'dan dünya pazarına bol miktarda gaz
gelmesi Rusya'nın işine gelmiyor. Suudi Arabistan da İran'a yönelik ambargoyu
petrol için destekliyor. Çünkü petrol üstünlüğünü yitirmek istemiyor. İran'ın
petrol ve doğalgazını gerçek kapasitede üretmesini istemeyen iki bölge ülkesi
olan Rusya ve Suudi Arabistan, bir şekilde sistemin devam etmesinde bir yarar
görüyor. Olan bu.'' görüşünü dile getirdi.
"Ambargo Türkiye'yi etkilemez"
Prof. Dr.
Ediger, Türk yetkililerin ''İran'dan petrol almaya devam edeceğiz.'' şeklindeki
açıklamasını da değerlendirerek, ''Petrol liberal bir piyasadır dünyada ve
boru hatlarıyla almadığın sürece tankerlerle alınır-satılır. Bütün dünyanın
İran'la ilişkilerini kestiği dönemlerde bile Türkiye, İran'la sınır ticaretine
devam etti. Bu sebeple Türkiye'nin çok sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum.
Kaldı ki ne yaparsan yap sınır ticaretini engellemek mümkün değil. Bizi çok
fazla etkilemesini beklememek lazım.'' diye konuştu.
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.
Dr. Vahap Coşkun:
ABD, Rusya ile köprüleri atmaz
Dicle
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun da ABD Başkanı
Trump'ın Suriye'den çekilmek istediğini, çekilirken de oradaki nüfuzunu ve
İsrail'in çıkarlarını korumak için Rusya ile iş birliği yaptığını belirterek,
"ABD, Suriye üzerinden Rusya ile köprüleri atmaz." değerlendirmesinde
bulundu.
Trump'ın
uzun zamandan beri Suriye'den çekilme planını dile getirdiğini ancak
Suriye'deki nüfuzunu da kaybetmek istemediğini, bunun da Rusya ile iş
birliğinden geçtiğini anlatan Coşkun, şunları kaydetti:
''ABD
açısından önemli diğer bir konu ise İsrail'in çıkarlarının korunması. Bu
noktada beklentisi, İran askerlerinin Suriye'den tamamen çekilmesi,
çıkarılması. Rusya ise buna mukabil, İran askerlerinin peyderpey
çıkarılarak boşalan alanlara kendi gücünü tesis edeceğine dair mesajlar
veriyor.''
"Türkiye'nin mutlak bir tercihi yok''
Vahap
Coşkun, Türkiye'nin Suriye sahasında müttefikliğini sahanın şartlarına göre
oluşturduğunu, duruma göre bölgedeki aktörlerle iş birliği yaptığını belirtti.
Suriye
sahasının mutlak bir tercihe izin vermediğine vurgu yapan Coşkun, sözlerini
şöyle sürdürdü:
''Türkiye,
Suriye'de farklı aktörlerle çalışıyor. Afrin operasyonunun
gerçekleştirilmesinde Türkiye'nin asıl iş birliği yaptığı hiç kuşkusuz
Rusya'ydı. Çünkü Rusya'nın etki alanında bir bölgeydi. Türkiye özellikle İdlib
ve Suriye'nin çeşitli bölgelerinde çatışmasızlık noktalarının inşa edilmesi
sürecinde hem Rusya hem İran ile çalıştı ve onlarla bir uzlaşma noktası
yakaladı. Dolayısıyla Türkiye'nin Rusya ile belirli noktalarda iş birliği var.
Öte taraftan
Türkiye, aradaki tüm gerginliklere rağmen ABD ile de Suriye'de iş birliği
yaptı. Menbiç'te operasyonun yönetilmesi, Suriye Demokratik Güçleri'nin oradan
çıkarılması, devriye görevinin Türkiye ve ABD askerlerine verilmesi de
şunu gösteriyor: Türkiye, Suriye'de ABD ile de çalışıyor. Dolayısıyla
Türkiye sahaya ve aktöre bağlı olarak sahada birtakım aktörlerle ittifaklar
kuruyor."
Ankara-Tahran ilişkileri dalgalı
Coşkun,
Türkiye ile İran ilişkilerinin konjönktüre göre değişiklik gösterdiğini, bazı
alanlarda ciddi iş birlikleri olmasına rağmen, İran'ın bölgedeki yayılmacı
politikasından da rahatsızlık duyulduğunu aktardı.
Türkiye'nin,
özellikle Suriye politikası konusunda İran ile uzlaşamadığını aktaran Coşkun,
sözlerini şöyle tamamladı:
''Türkiye
ile İran ilişkileri hep dalgalı bir seyir izlemiştir. İki ülke bazı alanlarda
çok ciddi iş birlikleri içinde olmasına rağmen, bazı alanlarda farklı
noktalarda ayrışmakta. Mesela Türkiye, İran'ın Suriye üzerindeki etki alanını
artırarak, diğer bölgelere nüfuz etmesini tehlikeli buluyor ve bunu açık
bir şekilde dile getiriyor.
Türkiye,
'Şii Hilali' olarak nitelendirilen ve Tahran'dan başlayıp, Bağdat, Şam, Beyrut
ve Yemen'e ulaşan hat üzerinden İran'ın bütün coğrafyayı domine eden
politikalarından rahatsızlık duyuyor. Ama aynı zamanda Türkiye ile İran, Orta
Doğu'nun iki büyük devleti olmaları dolayısıyla belli alanlarda iş birliği
yapma zorunluluğu doğuyor. Bu iş birliğinin en somut göstergesini de Suriye’de
barışın sağlanması için Rusya, İran ve Türkiye iş birliği oldu.
Türkiye,
ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını kendisini bağlamadığını, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) alacağı genel bir kararın kendisini
bağlayacağını ifade ediyor. Burada bağlayıcı unsur, ABD'nin ambargosu değil,
BM'nin uygulayacağı ambargo. Dolayısıyla Türkiye bu konuda BM kararlarına göre
hareket etmeyi, ticareti bu yönde geliştirmeyi uygun buluyor ve bu siyasetini
devam ettiriyor."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder