27 Haziran 2020 Cumartesi

din özgürlüğü

Schopenhauer'in kıymetli bir sözü var. Der ki ''Bir insana ne kadar mantıklı önermeler sunarsan sun, onun duygularına hakim olmadıkça onu ikna edemezsin.'' Pazarlamacı arkadaşlar bilir; pazarlama stratejileri arasında ''Ambalajı değiştir sat'' diye bir model vardır. Mesela bir diş macununun satışları düşerse, ambalajını değiştirip satarlar. Sömürgecilerin, ulus devletlere yaptığı budur. Kültür soykırımının ambalajını, ''din özgürlüğü'' diye değiştirir ve biricik dini duygularının tam ortasına zehirli okunu atar.

Bu görüntüler; sömürgecilerin, ulus devletlerden ne kadar nefret ettiğinin bir ispatı aslında ve bu fotoğrafa bakıp, sadece kıyafetlerin ya da dini bir değişimin olduğunu düşündüğün an, zokayı yutturmuşlardır. Aslında en tabii hak ve özgürlüklerin kısıtlanmış, milli değerlerin alaşağı edilmiş, kimliğin elinden alınmıştır. Örneğin eski Mısır medeniyetinin torunları... Mısırlılar Araplaştı ve Arapça konuşuyor. Babil çocukları nerede? Irak Araplaştı. Pakistanlılar, Libyalılar, Faslılar vs hiçbiri Arap değildi fakat Araplaştılar. Selçuklular, Osmanlılar da Arap değildi fakat Araplaştı. Amerika bunları gördü ve ümmetçiliğin her türlüsüne yıllar boyu destek verdi. Ülkeleri, toplumları bu hale getirince de insanlar başladı kaçmaya Avrupa'ya, laik yönetimler altında özgürce yaşamaya.

Diyorlar ya İngilizler halifeyi sevmezdi, hiç sevmez olur mu? Gözü gibi baktılar halifeye ki sonunda kaçmasına yardım ettiler çünkü onun sayesinde Çanakkale'de, Filistin'de, Kut'ta, Medine'de aslanlar gibi savaşan yiğit komutanları 1919'da idama mahkum edebilmişlerdi.

Din özgürlüğü sanıp milli kimliğinden taviz verdiğin an, elinde yabancının telefonunu, altında yabancının otomobilini, ayakkabısını, kendini onun mağazasında ve ona olan borcunu ödemeye çalışmakla bulursun. Bir salgında bütün din adamların, onların bulacağı aşıyı bekler, hastalandığında onların ilacını içiyor olursun. İşte buna ambalajı değişmiş kölelik denir.


Anadolu'da yaşıyorsak ve Türksek; önce milli yönetime, milli politikalara, milli eğitime, milli bayramlara, milli devlete muhtacız demektir. Sanat, edebiyat, spor, bilim ve her türlü faaliyet önce Türk kültürünü, Türk varlığını yaşatmak ve yüceltmek için yapılmalıdır. Aksi, milli kayboluş olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder