15 Temmuz öncesinde, - FETÖ’nün bütün faaliyetleri deşifre olmuş muydu?
- Terör örgütlerinin eylemleri neden engellenemiyordu?
- Uluslararası anlamda yaşanacak krizlere neden önceden tedbir alınamadı?
Sorular yerindeydi ve izaha muhtaçtı.
Bu soruların
cevaplarını 15 Temmuz sonrasında hepimiz izleyerek öğrendik. En kritik
noktalardaki bazı kişilerin aslında devlete hiç çalışmadıklarını gördük.
İstihbarat çalışmasını
yapacak veya önleyici tedbirler alacak kişilerin bu görevlerini bırakın
layıkıyla yapmayı örgütlerle işbirliği içine girdiği mahkeme
kayıtlarına girdi.
Bu derin konuyu
tartışırken yaptığımız en önemli hatalardan biri de, İstihbarat
faaliyetlerini yalnızca bir kurumun yaptığını ve onun şekillendirdiğini
düşünmektir. İstihbaratın tek merkezde toplanmasıyla ilgili çalışmalar
yapılıyor. Ancak bunun gerçekleştiğini söylemek oldukça iddialı bir
söylem olur.
Çünkü istihbarat
faaliyetleri basit anlamda cari (anlık) ve stratejik istihbarat olarak
ikiye ayrılır. Cari istihbarat faaliyetlerini farklı merkezlerden
yürütüp tek bir havuzda toplayarak başarıya ulaşabilirsiniz. Stratejik
istihbaratta ise yalnız olamazsınız. Devletin bütün istihbarat
kurumlarıyla ortak hareket etmek zorundasınızdır. Peki bu nasıl olacak?
Elbette siyasi otoritenin size bir gelecek vizyonu çizmesi ve direktif
vermesi ile...
Türkiye’nin anlık istihbaratta başarısızlığının sebeplerini üç ana başlıkta toplamak gerekir;
Birincisi , istihbarat faaliyetini icra edecek kişilerin bazıları terör örgütü üyesiydi.
İkincisi , kurumlar arası çekişme sonucunda meydana gelen körlük.
ve son olarak da bilgilerin istihbarata dönüştüğü noktadaki tecrübe eksikliği.
Türkiye’nin cari
olarak yaşadığı her olay aslında başka bir istihbarat biriminin bize
dayattığı stratejik hedefin sonucudur. Bu nedenle büyük resmî gören
gözlere ihtiyaç vardır. Normalde cari istihbaratı günlük bir olay olarak
değerlendirdiğinizde stratejik istihbarata bilgi aktaramazsınız. Çünkü
cari istihbarat stratejik istihbaratı besleyen en önemli kaynaktır. Bu
nedenle stratejik istihbaratta çalışmış olanları cari istihbaratta
çalıştırmak bazen büyük avantaj oluşturur. Geneli bilen özelde ihtiyacı
daha kolay kavrar. Türkiye’nin en büyük sorunu bomba düzeneginden çok
bombaların neyi hedeflediğine eğilmemesidir.
Türkiye bütün zor
süreçleri maalesef bu kripto yapı ile sürdürmek zorunda kaldı. Geçmişte
görev yapan bakanların FETÖ yapılanmasının sayısal büyüklüğü ile ilgili
açıklamaları ortada iken tekrar bir rakam söylemeye gerek yok. Her şey
net ve açık olarak ortadadır.
Normal hayatta dahi
güvenlik ve yargı bürokrasisinin hataları da çoğunlukla istihbarat
kurumlarına kesilir. Bunun en büyük örneği Reyhanlı patlamasıdır. MİT
patlamayı önceden bildiriyor, polis soruşturma için savcılığa başvuruyor
ama savcılıktan izin çıkmayınca patlama gerçekleşiyor. Bu söylediğim
olayın bütün detayları şu anda iddianamede yer alıyor ve hatta izni
vermeyen o savcı FETÖ’den dolayı meslekten ihraç edildi.
Gelelim uluslararası arenanın istihbarat örgütleri üzerindeki etkilerine. Türkiye’nin
NATO’ya girmesinden
sonra yaşanan olayların seyrine baktığınızda istihbarat kurumlarının
seyrini de çok net olarak görebilirsiniz. Oradaki dalgalanmalar ve
siyasi değişimler birebir istihbarat kurumlarını da etkilemiştir. Bazen
manipüle edilerek, bazen siyasi baskı kurularak, bazen de başarısız
olması için uğraşılarak istihbarat biriminin bağımsız çalışması
engellenmiştir.
Dev bir organizasyonun
içinde yer alıp bağımsız politika üretmek istiyorsanız milletin bu
bağımsızlığı destekleyecek faaliyetler içinde olması gerekir . Manipüle
edilen devletlerin istihbarat birimleri de aynı şekilde etkilenir. Siz
tek başınıza direnemezsiniz.
Ayrıca MİT’in neden
terör örgütlerine sızamıyor (sızmıyor) sorusunun cevabı da yukarıda
saydığım nedenlerin bütününde yer alıyor.
Büyük oyunlar dönemlik
çözümlerle değil kalıcı değişimlerle bozulur. Türkiye’de kurumların
tehdit algısı birbirinden farklı olursa istihbarat kurumları yalnızca
konuşmakla kalır.
İstihbarat icra yeri değil önleyici bir mekanizmadır .
Büyük önlemeyi ise 10 yıl sonra yaşanacak soruna çözüm üretmekle başarır.
***
Yıllardan beri bize
doğru ve zamanında bilgi aktarmak için yoğun mesai harcayan Genelkurmay
Basın Halkla ilişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü
emekliye ayrıldı. Günün hangi saati olursa olsun aradığımızda bize
göstermiş olduğu sabır ve anlayış için hem bir basın mensubu olarak hem
de eski bir asker olarak teşekkür ediyorum. Emeklilik hayatında uzun
ve sağlıklı bir ömür diyorum.
Mete YARAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder