Mete Yarar
Ülkeler
gelecekle ilgili olarak 10 ,30 ve 50 yıllık projeksiyon yaptırır ve onun
ardından enerji , dış politika ve işbirlikleri ile ilgili olarak
planlamaya giderler .
Bu
öngörüleri yapmak için süper güç olmanıza da gerek yoktur. İyi bir beyin
takımına ve onlara çalışma alanı açacak bir üst akıla ihtiyaç vardır. Onların
çalışmalarına önem verecek bir siyasi akıla ayrıca ihtiyaç duyulur.
Güzel olan
artık vizyonumuzu 2071 veya 2073 e kadar uzatıyor olmamızdır. Bu bile stratejik
bir ön hazırlığa yol açacaktır.
Bu konuda
tek uyarım aynı görüşe sahip bir ekip tarafından bu planlamaların
yapılmamasıdır. Farklı görüşlerde olan kişilere bu planların yaptırılması ve
ülkenin en az üç senaryoya uygun yapılanmasının oluşmasına fırsat
verilmesidir.
***
Afrin
nerdeyse Türkiye’nin gündemine oturmuş ve en çok konuşulan konulardan birisi
haline dönüşmüş durumdadır. Afrin bölgede kurulan kantonların içinde en az
stratejik öneme sahip yerdir.
Bizim için
çok önemli olması PYD içinde çok önemli olması anlamına gelmemektedir. PYD için
kantonları önem sırasına koymak gerekirse Cizre, Kobani ve Afrin diye
söylemekte yarar vardır. Petrol, su ve Irak bağlantıları nedeniyle bu
sıralamayı yaptıkları söylenebilir.
Bizim için
Afrin’in önemi, PKK terör örgütünün Amanos yapılanmasının geçiş güzergahı
ve lojistik merkezi olmasıdır. İki sınır kapımıza yakınlığı nedeniyle lojistik
yollarını tehlikeye sokabilmektedir.
Suriye derinliğine etki alanımızı
tehlikeye sokacak kritik noktaları içinde barındırmaktadır.
Bu ve bunun
gibi nedenler dolayısıyla Türkiye için önem arzetmektedir. PYD yi sınırımızdan
uzak tutmak istiyorsak bunun doğru yerinin Afrin değil Cizre olduğunu
düşünüyorum. PYD Afrin de kantonu kaybetse de etnik anlamda üstünlüğünü
kaybetmeyeceğini bildiği için Suriye’deki bütün kazanımlarını asla tehlikeye
atmayacaktır. Bildiği başka bir gerçekte Türkiye’nin asla bir etnik süpürme
yapmayacağı ve insan haklarına saygı duyacağıdır. Afrin’de yıllardır yaptığı
ideolojik eğitimler sayesinde yer altına rahatlıkla çekilebilecektir.
***
Türkiye’nin
yaptıklarının ışıltısı görmeyen gözlere bile umut ışığı olmuş gibi görünüyor.
G/20 zirvesinde Almanya başbakanı Merkel Türkiye’nin zirvede bulunmasının
katkılarının yadsınamayacağı söylemiş. Alman dışişleri bakanı ise PKK konusunda
ve 15 Temmuz’da Almanya olarak yanlış yaptıklarını belirtmiş. Rusya devlet
başkanı Putin in söyledikleri ise ayrıca anlamlı , Türkiye olmadan Suriye de
çatışmaları durdurmayı başaramazdık demiş.
Onların
demesinden öte halk ne yapmış ona bakmak gerekiyor .
Bir kaç ay
öncesine kadar çatışmalarla anılan El Bab da halk geriye geriye dönmeye
başlamış. Birkaç bine düşen sivil halk mevcudu bugün itibari ile 78
bine ulaşmış. Her zaman ki gibi Türk askerinin olduğu yere namusunu , Canını ve
umutlarını alarak geri dönmüş. Son zamanda Türkiye’den Suriye’ye bu şekilde
dönen nüfusun 400 binin üzerinde olduğu söyleniyor.
***
Suriyeli
misafirlerimiz ile ilgili daha öncede birçok yazı yazdım. Bugün de
bir konuyu hatırlatmakta yarar olduğunu görüyorum. Bazı kesimlerin yaptıkları
bir eleştiriye cevap vermek istiyorum.
Suriyeliler
burda güneşlenirken benim askerim neden Suriye’de sorusu hep gündeme taşınıyor.
Eğer büyük devlet iseniz sorunlarınızı kendiniz çözersiniz ayrıca
Suriye’ye gitmeyen Suriyeliler için değil gelemeyenler Suriye’liler için
gidersiniz. O sayede Ensar olursunuz emperyalist olmazsınız . Bu Ensar milletin
bir parçası olduğum için hep gurur duydum duymayada ömrümün sonuna kadar devam
edeceğim.
Allah kimseyi
vatansız ve sahipsiz bırakmasın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder