Araştırmacı
Yazar Soner Yalçın, son kitabı “Saklı Seçilmişler”i anlattı. Kitabında 'hangi
yiyeceklerde domuz katkısı olduğunu' ayrıntılarıyla açıklayan Yalçın,
“Yoğurtlara kıvam artırması ve su tutması için jelatin ekleniyor. Jelatinin
çoğunlukla domuz derisinden elde edildiğini kaç kişi biliyor? Hangi yiyeceklere
domuz katkı maddesi konduğunu ayrıntılı yazdım, insanımız bilsin” dedi.
RÖPORTAJ:
Nil SOYSAL
Yıllardır
Yamyam Tavuk Yiyoruz!” haberini hatırladınız mı? Geçen sene imza attığım bu
haberi uzun süre takip etmiştim. Tavuk diye aslında civciv yediğimizi, bu
hayvancıkların kendi artıklarıyla beslendiğini filan yazmıştım. Tüm ısrarlarıma
rağmen konuyla ilgili ne Sağlık Bakanlığı'ndan, ne de Tarım Bakanlığı'ndan bir
yetkiliye ulaşıp, görüş alamamıştım! Mesele şimdi anlaşıldı!
Devam ediyoruz…
–
Sağlığımızı yakından ilgilendiren konuları anlatırken birden karşımıza
meselenin politik sebeplerini çıkarıyorsunuz. Özellikle de büyük şirketler
tarafından fonlanan derneklerin-vakıfların yaptıklarına şaşırıp kalıyorsunuz…
“Gıda
teröristlerini” pazara sokan perde arkasındaki baronların amaçlarını
yazıyorsanız bunun ideolojisini anlatmak zorundasınız. Şu tesadüf olabilir mi:
Buğdayın
genetiğiyle kim oynadı: Rockefeller!
Mısırın
genetiğiyle kim oynadı: Rockefeller!
Pirincin
genetiğiyle kim oynadı: Rockefeller!
Tavuğun genetiğiyle kim oynadı: Rockefeller!
Liste uzun… GDO'nun öncüsü kim: Rockefeller!
Hepsini ayrıntılarıyla yazdım. Rockefeller Vakfı'nın dünyanın dört yanında hangi iktidarla, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerle neler yaptığını ortaya çıkardım. Rockefeler'ın destekçisi kim; yolundan giden kim; Bill Gates! Gıda/beslenme konusuna kimse böyle bakmamış ne yazık ki! Uluslararası 22 bilim insanı GDO'yu 2009 Şubat'ında protesto etti. “Siz Nazi doktorlarının yaptığı çalışmaları yaparak, II. Dünya Savaşı sonrası Nazileri yargılayan Nürnberg Mahkemesi kararlarını ihlal ediyorsunuz” dediler. Seslerini kim duydu? “Nazi laboratuvarları” hâlâ faaliyette! Sağlıksız ceninleri ayırıp, sağlıklı ceninler yetiştirmenin yollarını arayan toplumsal akımın adı “öjeni” idi. Bu sosyal-darwinist akımın tarihini çalıştım. Gördüm ki, başı yine Rockefeller çekiyor! Yeni de değil. İlk kısırlaştırmaların Naziler döneminde Rockefeller desteğiyle yapılması tesadüf mü?
Tavuğun genetiğiyle kim oynadı: Rockefeller!
Liste uzun… GDO'nun öncüsü kim: Rockefeller!
Hepsini ayrıntılarıyla yazdım. Rockefeller Vakfı'nın dünyanın dört yanında hangi iktidarla, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerle neler yaptığını ortaya çıkardım. Rockefeler'ın destekçisi kim; yolundan giden kim; Bill Gates! Gıda/beslenme konusuna kimse böyle bakmamış ne yazık ki! Uluslararası 22 bilim insanı GDO'yu 2009 Şubat'ında protesto etti. “Siz Nazi doktorlarının yaptığı çalışmaları yaparak, II. Dünya Savaşı sonrası Nazileri yargılayan Nürnberg Mahkemesi kararlarını ihlal ediyorsunuz” dediler. Seslerini kim duydu? “Nazi laboratuvarları” hâlâ faaliyette! Sağlıksız ceninleri ayırıp, sağlıklı ceninler yetiştirmenin yollarını arayan toplumsal akımın adı “öjeni” idi. Bu sosyal-darwinist akımın tarihini çalıştım. Gördüm ki, başı yine Rockefeller çekiyor! Yeni de değil. İlk kısırlaştırmaların Naziler döneminde Rockefeller desteğiyle yapılması tesadüf mü?
Bu “seçilim”
sadece insana da yapılmıyor…
Anladım
kitaptaki civcivlerden bahsediyorsunuz. Evet o da soykırım; böyle bir katliam
olamaz. Bu sebeple, dünyada kayıt altına alınmış olan bin 273 tavuk ırkından
bugüne çok azı kaldı. Rockefeller'in “tek tip tavuk” projesi kazandı. Onun
pilicini-tavuğunu yiyoruz. Niye çok piliç tüketir olduk? 1990'da 2.87 kilo olan
yıllık kişi başı tüketimimiz 2016'da 21.94 kiloya yükseldi.
İnsanlar ne
yediklerini bilmiyor ama ne yapsın yoksullar ve başka ucuz ne yiyebilirler?
Buna sadece Türkiye'de değil milyonlarca insanı mecbur ettiler.
SAĞLIĞIMIZ
PERİŞAN
–
Şaşkınlıkla aynı soruyu sormak istiyorum. İnsanı uçurumun kenarına sürükleyen
bu sağlıksız gıdalar bizlere niye yediriliyor? Niye yasaklanmıyor? Devletimiz,
hükümetimiz bizi niye korumuyor? Sahiden nerde bu devlet?
Adı
konulmamış bir savaşın içindeyiz. Bu savaş zenginler ile yoksullar arasında.
Kapitalizm her yönüyle insan vücudu için yararlı olmadı. Küresel şirketler
insanların arzuları ve cehaletiyle beslendi. Yanıltıcı kampanyalar düzenleyerek
beslenme alışkanlıklarıyla oynandı. İnsanlar medya aracılığıyla, film
endüstrisiyle bilinçli olarak aptallaştırıldı. Ne yazık ki akademi dünyası buna
alet edildi. Teknoloji insanoğlunun vücudunu yoldan çıkardı! İnsanoğlu sağlıklı
olmak için evrilmedi; vücudunuzu ancak siz koruyabilirsiniz. İnsanoğlunun yakın
akrabası neandertel, kültürel beslenme uyumu sağlayamadığı için yok oldu. Şimdi
sıra homo sapiens'in yoksulları-ezilmişlerinde. Söyledim; dünyanın efendileri
bunu sadece para için yapmıyorlar. Nüfusu kırmak istiyorlar. ANAP'tan AKP'ye
siyasal iktidarların bu güç karşısında hiçbir şey yapamadıklarını tek tek
yazdım. Bize tez zamanda halkını düşünen bir iktidar lazım. Halimiz, sağlığımız
perişan.
LÖSEMİ RİSKİ
YÜZDE 700…
– En sarsıcı
bilgilerden biri de kırmızı etin başına gelenler…
AKP
insanlara domuz yediriyor! Helal kesimden geçtik; domuzdan alınan kök hücreyle
kırmızı et yapıyorlar artık. İthal karkas etler kanları akmış olduğu için
hormon testine cevap vermiyor. Ne yediğimizi bilmiyoruz. Ete yapılan kimyasal
işlemleri kaç kişi biliyor? Türkiye'de kullanım izni olmamasına rağmen
“bradmix” adlı kimyevi maddenin etlerin hacmini yüzde 25-30 artırmak amacıyla
kullanıldığını biliyor musunuz? Bu madde; kırmızı etlere kaybedilen su oranını
yüzde 5-8 yeniden kazandırmak ve terbiye esnasında daha canlı, parlak ve
aromalı bir görünüş sağlamak amacıyla şırıngayla enjekte ediliyor. Sadece bu
değil… Fosfatlar, şekerler, asitlendiriciler, tuz (NaCl, KC1) neler var. Raf
ömrünün uzaması yani renk değişimi olmaması için özellikle şarküteri gibi
işlenmiş ete, (E250 koduyla) nitrat ve nitritin sodyum konuluyor. Mide
kanserinin sebeplerinden biri budur. Bozulmayı önleyici sodyum sülfat (E221)
pankreas kanserini yüzde 67, lösemi riskini yüzde 700 oranında artırıyor.
“İNSANLAR NE
YEDİKLERİNİ BİLMİYOR”
Yalçın, “İnsanımız medya aracılığıyla aptallaştırıldı, ne yediğini bilmiyor.
Bize tez zamanda halkını düşünen bir iktidar lazım” dedi.
Mehmetçik'e GDO'lu pirinç yedirdiler
– “Domuz
Gribi” gibi “Deli Dana Hastalığı” ve “Kuş Gribi” meselesinin perde arkası da
çok çarpıcı!
Sadece tek
örnek vereyim: ABD Savunma Bakanı Donald Rums-feld, bir dönem küresel ilaç devi
Gilead Sciences'in başkanlığını yaptı. Ortaktı. Kuş gribi sırasında bakanlığı,
Pentagon'a ilaç şirketinden 1 milyar dolarlık “tamiflu” satın aldırdı! O yalan
rüzgarında Türkiye de sadece aşı ithalatına 350 milyon dolar harcadı! Dünya
ilaç devi Baxter kuş gribi virüsünü laboratuvarda üretip yanlışlıkla dünyaya
yaymıştı! Yerseniz. Bill Gates aşılarına girelim mi?
“TRAKYA'YI
KİM ZEHİRLEDİ?”
– Bill Gates
pirincine de girelim, öğrensin insanlar…
Rockefeller
da bu aşı meselesinin finansörlerindendir; dünyanın en zenginlerinden Warren E.
Buffett gibi… Henüz Türkçe'ye çevrilmeyen gazeteci Daniel Taylor'ın kitabı var:
“Dünyayı Aşılamak: Gates, Rockefeller Küresel Nüfusu Azaltma Peşinde” Keşke
biri çevirse… Gelelim pirince… Bugün kişi başı ortalama 9.3 kilo pirinç
tüketiyoruz; 1980 yılında ise sadece 3.2 kilo idi. Ki yediğimizin şimdilik
yarısı ithal! Bak arkadaş! 2006 yılında Türkiye'nin bir kilo pirinç ithaline
ihtiyacı yoktu. ABD dayattı. Erdoğan dönemin Tarım Bakanı Sami Güçlü'yü
gönderdi. Mehdi Eker ithalat önündeki engelleri kaldırıverdi. Sadece pirinç mi?
2016 yılında kamu ve özel sektör deposunda tüketime hazır 498 bin 858 ton şeker
varken, AKP sıfır gümrük vergisiyle şeker ithal etti.
Bunlar işin
siyasi yönü. Bunları da yazdım. Meselenin sağlık yönünü de yazdım. “Glisemik
indeks” kavramını kaç kişi duydu? Pirinç gibi “glisemik indeksi” yüksek
ürünler, kan şekerini hızla yükseltip sonra hızla düşürür. Ardından gelsin
kilolar, hastalıklar! En kutsalımız Mehmetçik'e bile GDO'lu pirinç yedirdiler.
Bu insanlığın hem politik hem de insani olarak yıkımıdır. Meselenin hangi
boyutunu araştırsanız şoke olursunuz: Türkiye toplam pirincin yüzde 55'ini,
ayçiçeğinin yüzde 75'ini, buğdayın yüzde 10'unu yetiştiren Trakya'yı, bir uçtan
diğer uca 280 km. kat eden Ergene Nehri'ni kimler zehirledi? Trakya'yı hangi
yabancı tröstler ele geçiriyor, ne yetiştiriyorlar? ANAP ve AKP bu işin suç
ortağı, biz ise daimi seyirci… Topraksu Genel Müdürlüğü'nü Özal'a, Köy
Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nü Erdoğan'a kapattırdılar. Atatürk'ün kurdurduğu
tüm tarım işletmelerini yok ettiler. Yani mesele sadece Atatürk Orman
Çiftliği'ne yaptıkları saray ile sınırlı değil; çok vahimleri var.
‘SAKLI SEÇİLMİŞLER'DEN…
– Kimi…
Yoğurdun kıvamını artırmak için kullanılan jelatinde DOMUZ derisi var.
– Kimi… Una ve hamura DOMUZ kılı saçından yapılan E920 konuluyor.
– Kimi… İthal hayvan yeminde DOMUZ kemiği – DOMUZ kanı var.
– Kimi… İthal salam ve sucuklardaki beyaz noktalar DOMUZ yağıdır.
– Kimi… Kek ve pastalarda ucuz olduğu için DOMUZ içyağı kullanılıyor.
– Kimi… Et suyu tabletler, hazır köfte harçları, hamburger, hazır çorbalar, kuruyemiş, sakız, cipsler, dondurmalar, renkli yoğurtlar, salata sosu, cips, çiğköfte ve benzeri birçok üründe bulunan “Çin tuzunda” DOMUZ var.
– Kimi… İthal donmuş yağlarda DOMUZ var.
– DOMUZun kök hücresinden laboratuvarda kırmızı et yapılıyor.
– Kimi… Una ve hamura DOMUZ kılı saçından yapılan E920 konuluyor.
– Kimi… İthal hayvan yeminde DOMUZ kemiği – DOMUZ kanı var.
– Kimi… İthal salam ve sucuklardaki beyaz noktalar DOMUZ yağıdır.
– Kimi… Kek ve pastalarda ucuz olduğu için DOMUZ içyağı kullanılıyor.
– Kimi… Et suyu tabletler, hazır köfte harçları, hamburger, hazır çorbalar, kuruyemiş, sakız, cipsler, dondurmalar, renkli yoğurtlar, salata sosu, cips, çiğköfte ve benzeri birçok üründe bulunan “Çin tuzunda” DOMUZ var.
– Kimi… İthal donmuş yağlarda DOMUZ var.
– DOMUZun kök hücresinden laboratuvarda kırmızı et yapılıyor.
Tarihini bilmeyen bir nesil iktidarda
– İçim
şişti!…
“Çin tuzu”
adını duymuşsunuzdur. ABD dahil yaklaşık 50 ülkede kullanımı sınırlandırıldı.
Türkiye'de ise kullanımı serbest! Ne söyleyeyim daha… “Annemin köftesi” gibi
tanıtılan köftelerin tamamı soya katkılı. Şirin gözükmesi için de “mix kıyma”,
“soya proteini” vs. gibi farklı isimleri koyuyorlar ambalaj üzerine! Ara da eti
bulasın! Balığa ne yaptıklarını anlatayım mı? Kansere neden olduğu için 1976
yılında ABD'de yasaklanan “PCBs” adlı kimyasal madde bulunduran kültür
balıklarına kimse ses çıkarmıyor. Kültür balıkçılığı 1980 yılında dünya
balıkçılığının yüzde 9'unu kapsarken, bugün yüzde 50 sınırını aştı!
Zehirleniyoruz. Aklıma geldi; Hijazi Ailesi'ni kim biliyor? Oysa bilmek şart!
Kod adı “Pilot” olan AKP'li Bakan kim? Oysa bilmek şart! Kimyasal yoğurtlara
kıvam artırması ve su tutması için jelatin ekleniyor. Jelatinin çoğunlukla
domuz derisinden elde edildiğini kaç kişi biliyor. Hangi yiyeceklere domuz
katkı maddesi konduğunu ayrıntılı yazdım, insanlarımız bilsin. Ki oy verdiği
iktidarın ne olduğunu görsün. Gıda emniyeti yok ülkemizde maalesef…
Yalçın,
“Atatürk'ün tarım politikalarına dönülmeli” dedi.
– Bu
kitap gösteriyor ki; Türkiye'nin tarımsal politikaları büyük Atatürk'ün
yaptıklarına geri dönmelidir.
Atatürk'e
hayranlığım her geçen gün okudukça, araştırdıkça daha da artıyor. Biz
çocuklarımıza Atatürk'ü hiç anlatamamışız. Tarım dahil tüm toplumsal yaşamın
geriliğini Atatürk'ün hangi fedakarlıklarla aşmaya çalıştığını öğretmemişiz.
Yüzyıllardır karasabanla tarım yapan köylüye, (bütçesinde üç kuruş yokken, Osmanlı'nın
borcunu ödemeye çalışırken) pulluk dağıtıyor. Mibzer vs. dağıtıyor. Köylüyü
köleleştiren öşür vergisini kaldırdığı yetmedi; traktör, motorlu pulluk,
biçer-döver, kamyon ve kamyonet sahiplerine tarımda harcadıkları akaryakıt için
“mevadd-ı müşteile rüsumu tazminat” ile vergi iadesi kanunu çıkardı.Tarım kredi
kooperatifleriyle köylüyü milletin efendisi yapmaya çalıştı. Ne yazık ki;
kırsal kesimde küçük üreticilere büyük yarar sağlayan tarım satış
kooperatifleri Özal'dan Erdoğan'a uzanan neoliberal politikalar sonucu tasfiye
edildi. Çayı tanımazlarken Rize'yi çay üretiminin merkezi yapan Atatürk'ün
heykelini kaldıran bir zihniyet var ülkemizde. Tarihini bilmeyen bir nesil
iktidarda maalesef. Çayı koruyamayanlar Türkiye'de neden filtre kahvenin moda yapıldığını
nasıl analiz edecekler. Umarım okur kitaptan öğrenirler!
SONER YALÇIN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder