Alman tarihçiden suikast
uyarısı
'Önümüzdeki
günlerde Almanya’da Türkiye politikasına yönelik bir siyasi suikastın
gerçekleştirilme riski çok yüksek.'
Süheyla KAPLAN
ARTI GERÇEK-
Alman
tarihçi ve gazeteci Dr. Nick Brauns, önümüzdeki günlerde Almanya’da Türkiye
politikasına yönelik bir siyasi suikastın gerçekleştirilme riskinin çok yüksek
olduğunu söyledi.
5 Ocak 1980
yılında Berlin’de Sovyetler Birliği’nin Afganistan müdahalesi konulu bir
bildiri dağıtırken faşist ve gerici güruh tarafından katledilen Türkiye
Komünist Partisi üyesi Celalettin Kesim’in yıldönümünde Yeni Özgür Politika
Gazetesi’ne ‘Umudun Düşmanları’ başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Brauns
‘Celalettin Kesim’in 38’inci; Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan’ın
Paris’te gerçekleşen 5’inci ölüm yıldönümünde Almanya’da bir siyasi katliamın
daha gerçekleştirilmesi riski çok yüksek. Tetikte olun!’ değerlendirmesini
yaptı.
CİNAYETİN
ARKASINDA MİT VAR
Brauns şöyle
yazdı: ‘5 Ocak 1980... Soğuk bir cumartesi akşamı. Yaklaşık üç düzine TKP
(Türkiye Komünist Partisi) üyesi Berlin-Kreuzberg’de bulunan Kottbusser Tor
önünde toplanarak, Türkiye’de olası askeri darbe tehlikesine dikkat çeken
bildiriler dağıttı. Bir anda Ülkü Ocakları üyesi ve Milli Görüş’e bağlı olan ve
Mevlana Camisi’nden çıkan 70’e yakın faşist, ellerinde bıçak, zincir ve
coplarla saldırıya geçti. “Allah’ını seven vursun” ve “Ruslar, Afganistan’dan
defolun” diye haykırdılar. Bildiriyi dağıtanlardan biri de 36 yaşındaki
Celalettin Kesim idi. Kesim, kalçasından bıçaklandı. Ambulans yarım saat
gecikmeli geldi. Kesim, daha sonra yoldaşları tarafından güvenli görülen
Landwehrkanal’e götürüldü. Orada kan kaybından yaşamını yitirdi. Kesim,
arkasında hamile eşini ve 7 yaşında oğlunu bıraktı. Cenaze törenine yaklaşık 3
bin kişi katıldı. Cinayetten bir hafta sonra düzenlenen eyleme aralarında
radikal Türkiyeli ve Alman solcular, SPD (Sosyal Demokrat Partisi) ve
Alternatif Listesi’nden oluşan yaklaşık 15 bin kişi katıldı.
Celallettin
Kesim’in MİT’in planlı cinayeti sonucu öldürüldüğünü iddia eden Brauns ‘ölümü
siyasi çatışma sonucunda ortaya çıkan trajik bir sonuç değildi; basının ve
polisin de ifadelerine göre, Kesim, MİT’in planlı cinayetiydi! Yoldaşları da
bunda hemfikirdi. Cinayetin meydana geldiği dönemde Türkiye iç savaş
halindeydi. Radikal sol ve ülkücüler arasında yaşanan çatışma sonucunda
özellikle solcuların çoğunlukta olduğu binlerce kişi hayatını kaybetti. Faşist
terör, 1977’de Taksim Meydanı’nda Kanlı 1 Mayıs saldırısı ve 1978’de Maraş
Alevilerine yapılan katliam ile gerilim, NATO’nun kontrgerillası Gladio
tarafından sistematik olarak kızıştırıldı. Hedef, Sovyet blokuna karşı,
Batı’nın cephe ülkesi olarak görülen Türkiye’de bir askeri darbenin önünü
açmaktı’ dedi.
MİT’İN
GÖZETİMİNE GİRMİŞTİ
Kesim’in
Berlin’de tanınan bir solcu olduğunu ve böylece MİT’in gözetimine girdiğini
belirten Brauns ‘Kesim aynı zamanda Batı Berlin Sosyalist Birliği (SEW)
üyesi olarak da irtibat ilişkisini sağlayandı. Böylece MİT’in gözetimine girdi.
Mevlana Camisi’ne gidenler, cinayetten önce bir süre boyunca tanınmayan
kişilerin camiye geldikleri yönünde ifade verdi. Bu kişiler komünistlere karşı
savaşan, camiye silah getirip bildiri dağıtan komünistlere karşı saldırıyı
düzenleyendi. Ancak Alman istihbaratı Türk partnerini koruma altına alarak
soruşturmalarında cinayette MİT’in parmağı olup olmadığına dair bilgileri esas
almadı. Böylece bu saldırıya ilişkin sadece iki kişi hakkında soruşturma
açıldı. Biri serbest bırakılırken, diğeri ise “Ayaklanma ve arbedeye katılmak”
suçuyla yargılandı. Milli Görüş Berlin tarafından “manevi lideri” olarak
görülen kişinin cezasının hafifletici nedeni ise “fikirleri ile iyi bir şey
yaptığına inandığı” için’ şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
'ALMANYA'DA
SUİKAST BULGUSU VAR'
Brauns
yazısını şu şekilde noktaladı: ‘Bugün Türk hükümeti yine 1970’lerde iç siyasi
gerilim politikasını Batı Avrupa’ya taşımaya uğraşıyor. Sürgünde yaşayan Kürt
ve Türk siyasetçilere ve muhalif gazetecilere karşı suikast planlarına ilişkin
bulgular var. ZDF’de yayınlanan Frontal 21 programında ortaya çıkan bilgilere
göre, Erdoğan’ın danışmanlarından biri, paramiliter örgüt Osmanen Germania’yı
silahlandırdı ve para yardımında bulundu. 24 Aralık’ta Kanun Hükmünde Kararname
(KHK) ile verilen karara göre, devlet adına muhalifleri katleden, konut basan,
mülkiyet gasp eden ‘sadık vatandaşları‘, hiçbir cezai müeyyideyle
karşılaşmayacak. Bu kararname, Osmanen Germania ve Avrupa’da benzeri Erdoğan
karşıtlarına karşı savaşan örgütlemeler için de geçerli. Bu örgütler Türkiye’de
cezasız kalacak!’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder