2015 yılının
başlarında Amerika Birleşik Devletleri Donanması (Naval Surface Forces –
Surface Force Strategy: Return to Sea Control) “Deniz Kontrolüne Dönüş”
başlıklı yeni strateji dökümanı yayınladı.
Bu dökümana
göre, 21. Yüzyılda yeni bir deniz gücü döneminin başladığı ve bu
değişim/dönüşümün yeni konseptler gerektirdiği ifade edildi. ABD Donanması’nın günümüzde
küresel bir lider olduğu ve bunun sürdürülebilirliği için yeni bir konsept
belirlendi: “Dağıtılmış Güç”
“Dağıtılmış
Güç” (Türkçe tanımı E. Alb. Sinan TOPUZ'dan alınmıştır) “Distributed
Lethality”. Peki askeri konsept nedir? “Belirli askeri kabiliyetlerin,
belirlenen maksatlar için kullanılmasının metodunun veya şeklinin tanımıdır.
Geniş veya dar olabilir.” (Topuz, sayfa 6).
Buradan
hareketle yeni yayınlanan ‘Dağıtılmış Güç’ konseptinin kurumsal bir konsept
olarak kabul edilmesi ve bütün donanma su üstü platformlarının buna bağlı
olarak harekat, fonksiyonel ve destekleyici konseptlerinin değişmesi anlamına
gelmektedir.
Operasyonel
ve organizasyonel bir kavram olan 'Dağıtılmış Güç' konseptine göre her bir su
üstü platformun (yani geminin) özellikle ateş gücü arttırılarak (top, güdümlü
mermi vb.) saldırı ve savunma kabiliyetlerinin yükseltilmesi anlamına
gelmektedir.
En basit ve
dar tanımıyla her bir gemiye savaş anında hasmını etkisiz hale getirebilecek
sistemlerin yüklenmesidir.
Dağıtılmış
Güç konsepti üç temel ilkeden oluşmaktadır: 1. Bütün savaş gemilerinin ölümcül
saldırı kabiliyetlerinin arttırılması 2. Saldırı kabiliyetinin coğrafi olarak
dağıtımının sağlanarak deinz kontrolünün arttırılması 3. Savaş gemilerine
yapılacak olan uzay, siber, hava satıh ve
denizaltı kaynaklı saldırılarına karşı konulması için gerekli bütün kaynakların
sağlanmasıdır. Dağıtılmış Güç konseptine neden ihtiyaç duyuldu? Bu sorunun
cevabını burada vermek epey zor fakat kısaca şöyle özetleyebiliriz:
ABD’nin ,
Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu’nun deniz gücü oluşturma/kuvvet
planlaması, deniz kontrolü, denizlerin kullanılmasının engellenmesi (Sea
Denial), Girişe Engel/Bölgeye Engel (Anti-Access/Area Denial – A2/AD) gibi
faaliyetlerine karşı reaksiyonu olarak tanımlanabilir. Yukarıda bahsi geçen
tanımlamalardan kısaca bahsetmek gerekirse: "Deniz kontrolü: kendi
unsurlarının hareket serbestisinin sağlanması ve gerektiğinde rakibin hareket
serbestisinin engellenmesi ana hedef. Fakat burada kontrol edilen deniz değil
düşmanın kendisidir. Denizlerin Kullanılmasının Engellenmesi (Sea Denial):
denizleri kontrol etmeden, başkasının kontrolüne mani olmak demektir. Klasik
yöntemler mayın döşemek, denizaltı kullanmak gibi.
Girişe Engel
/ Bölgeye Engel (Anti-Access / Area Denial – A2/AD): Kara, Deniz ve Hava
kuvvetlerinin karadan açıktaki deniz kuvvetlerine saldırı düzenleyebilmesi,
denizdeki hareket serbestisine sahip olmasıdır. " (Topuz, s. 22-23)
Özellikle Çin Halk
Cumhuriyeti’nin OBOR (Onel Belt One Road İnitiative), Bir Kuşak Bir Yol projesi
sebebiyle hızla büyüyen Çin Donanması’nın, ABD ve dolaylı olarak Atlantik
ekonomik sistemine karşı oluşturduğu tehdit nedeniyle var olan ekonomik ve
askeri hakimiyetin korunması ihtiyacı bu ve benzer konseptlerin ortaya
çıkmasına sebep olmaktadır. ABD ve Çin’in Asya-Pasifik, Güney Çin Denizi – ABD ve
Rusya’nın Karadeniz, D. Akdeniz ve Arktik Okyanusu’ndaki üstünlük mücadeleleri
bu bağlamda değerlendirilmelidir.
Dağıtılmış Güç
konseptinin uygulanabilmesi için deniz harbi platformlarının karadeki üslere
bağımlı kalmadan operasyonel kabiliyetlerini sürdürmeleri hayati bir önem
taşımaktadır. Burada da yine yeni bir konsept olan "Denizde Üslenme"
(Seabasing) devreye girmektedir.
" ‘Denizde üslenme’
veya ‘denizde üs oluşturma’ (Seabasing), ana üs ve limanlardan uzak bir mevkide
gerçekleştirilecek bir harekâtın karadaki üslere bağımlı kalmadan icra
edilmesine olanak sağlayan; muharip gemiler, hava unsurları ve lojistik destek
gemilerinin bütün halinde hareket ettiği bir konsepttir." Denizde Üslenme
hakkında detaylı okuma için:
Sonuç yerine: Dağıtılmış
Güç ve Denizde Üslenme konseptleri, ABD Donanması'nın 21. yüzyılda küresel
gücünü koruyabilmesi için geliştirdikleri birbirlerini tamamlayan
konseptlerdir. ABD Donanması'nın 355 gemilik kuvvet planlaması ile birlikte
değerlendirildiğinde,
ABD beyaz kitaplarında
hasım olarak tanımlanan Çin ve Rusya'nın hızla denizcileşmesi sebebiyle
ortaya çıkan gücün 2020'ler itibariyle dengelenme gayretleridir.
Sinan Topuz, Modern Deniz
Harbini ve Denizler için Mücadeleyi Anlamak, Alibi Yayıncılık, 2016.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder