Joe Biden yönetiminin Orta Doğu siyasetindeki
oynak taşları yerine oturmaya yönelik bölge turunun Suriye ayağına ilişkin
açıklamalar, Kürt dosyasının Türk-Amerikan ilişkilerinde bozucu faktör olarak
yerini koruyacağına teyit ediyor.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcı Vekili Joey
Hood, Suriye Özel Temsilci Vekili Aimee Cutrona, Suriye Temsilci Yardımcısı
David Brownstein, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Irak ve Suriye Direktörü
Zehra Bell’in de dahil olduğu heyet, 16-17 Mayıs’ta Suriye Demokratik Güçleri
(SDG), Suriye Demokratik Meclisi (SDM) ve Rakka’dan aşiret temsilcileriyle
görüşmeler yaptı.
Görüşmelerle ilgili Al-Monitor’a bilgi veren
Suriyeli bir Kürt kaynağa göre daha öncekilerden farklı olarak bu sefer
Amerikalılar, PKK ile irtibatlarının kesilmesi meselesini gündeme getirmedi.
Heyettekiler hem Irak hem Suriye tarafında Kürtlerle askeri, istihbari ve
jeopolitik ilişkileri olduğunu, bu yüzden Rojava’nın Irak Kürdistan’ı ile üst
düzey ve iyi bir ilişkisinin olması gerektiğini vurguladı. Heyet kuzeydoğu
Suriye’deki sistemle ilgili bilgiler alıp seçimler ve demokratik katılımın
önemi üzerinde durdu. Amerikalılar ayrıca olası bir diyalog için Türkiye’den ne
tür talepleri olduğunu sordu. Kürtler de Türkiye ile ilişkiye girmek işgalin
bitirilmesi gerektiğini belirtti. ABD’nin çekilip hava desteğini sürdürmesi
halinde özerk yönetimin ihtiyaçların neler olacağı üzerinde de duruldu. Kürtler
Cenevre sürecine katılımına dair destek talep ederken bu konunun ABD’nin de
gündeminde olduğu ifade edildi.
Pentagon ve Suriye Özel Temsilciliği’nin
ziyaretlerinden farklı olarak ilk kez Dışişleri’nden üst düzey bir heyet
Rojava’yı ziyaret etmiş oldu. Bu gelişme sadece İslam Devleti’ne (İD) karşı
askeri ortaklığın teyidi değil siyasi-diplomatik diyaloga giriş denemesi
anlamına geliyor. ABD Dışişleri’ne göre temaslar sırasında Hood, ABD’nin İD ile
mücadelede işbirliği, istikrarın devamı, İD’den kurtarılan bölgelere yardımların
ulaştırılması ve Suriye’de siyasi çözüm çalışmalarına bağlılığını
vurguladı.
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi de koalisyonun
İD’e karşı tam zafer elde etmek, istikrarı desteklemek ve özerk yönetimi
güçlendirmek için bölgede kalacağının vurguladığını açıkladı.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Eş Başkan
Yardımcısı Bedran Çiya Kurd’a göre Kürtler ABD’den siyasi alanda işbirliği ve
siyasi çözüm çabalarına katılımını isterken Afrin’de işlenen soykırım suçları,
kuraklık ve Türkiye’nin su kesme taktiklerinin yol açtığı sorunları
dillendirdi. Amerikan heyeti de teröre karşı desteğin süreceğini, istikrarın
bozulmasına izin verilmeyeceğini, siyasi destek ve Suriye’nin siyasi çözüm
konuları üzerinde duracaklarını ifade etti. Ayrıca hem Erbil hem Rojava’daki
görüşmelerde Kürt gruplar arasındaki sorunları çözerek anlaşmaya varmaları
gerektiği üzerinde de duruldu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, NATO zemininde
Biden’la ilk yüz yüze görüşmesine hazırlandığı süreçte Suriyeli Kürtler
üzerinden retoriği yükselterek gerilimden kaçınsa da medya, Kürdistan İşçi
Partisi’nin (PKK) lider kadrolarını hedef alan operasyonları Amerikan heyetinin
temaslarına bir yanıt olarak sunuyor.
Erdoğan, Amerikan heyetinin Suriye’nin
kuzeyinde olduğu sırada PKK’nin üst düzey Suriyeli komutanlarından Nureddin
Sofi’nin (Nureddin Halef el Muhammed) öldürüldüğü haberini paylaştı.
Operasyonun 8 Mayıs'ta Milli İstihbarat Teşkilatı
(MİT) ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından gerçekleştirildiği
belirtildi. PKK’nin YPG-PYD bağını göstermek için PKK’nin Suriyeli lider
kadrosu üzerinde özel olarak duran Türk hükümeti daha önce de Bahoz Erdal’ın
öldürüldüğünü öne sürmüştü. Sofi ile ilgili de ikna edici bilgi ve belge
sunulmadı. PKK’nin silahlı kanadı Halk Savunma Birlikleri (HPG) "Son
dönemde güçlerimize ve komuta kadememize dönük yapılan haberlerin gerçekler ile
alakası yoktur" açıklamasıyla Erdoğan’ı yalanladı.
Fakat HPG’nin isim adını zikretmemesi kuşku
uyandırsa da bu, PKK bağlantısıyla özerk yönetimin dış ilişkilerine zarar
vermemeye yönelik bir tedbir de olabilir.
Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Mısır,
Suudi Arabistan, Irak-Irak Kürdistan Bölgesi, Suriye ve Libya’yı kapsayan temas
trafiğinde Türkiye’nin olmaması farklı senaryolara yol açtı. Al-Monitor’a
konuşan bir Kürt kaynak, Amerikan heyetinin Erbil ve Rojava’da Kürtlerle görüştükten
sonra Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile bir araya gelmeyi planladığını ama
Ankara’nın buna izin vermediğini öne sürdü. Al-Monitor’un ulaştığı HDP
kaynakları bu iddiayı doğrulamayıp Türkiye’deki Kürt dosyasından ABD
Dışişleri’nin Avrupa masasının ilgilendiğini hatırlattı.
Bir diğer spekülasyon 4-5 Mayıs’taki Bağdat
ve Erbil ziyaretlerinin ardından Suriye’ye geçmesi beklenen heyetin bunu, neden
11 gün sonra gerçekleştirdiğiyle ilgili. Aradaki bu boşluğu Türkiye’nin heyetle
görüşmede yer alması beklenen Nureddin Sofi’ye yönelik operasyon düzenlemesine
bağlayanlar var. Türk medyasında MİT kaynaklı oldukları izlenimini veren
haberlerde, operasyonla ziyaret arasında doğrudan bağ kuruldu. HaberTürk
gazetesinde yer alan iddiaya göre daha önce iki kez Amerikalılarla buluşan
Nureddin Sofi bölgeye gelen heyetle görüşmeye katılacaktı. Bu nedenle
Şengal’den Kandil’in Tola Şehidan bölgesine gidip PKK’nin üst düzey
yöneticileriyle durum değerlendirmesi yaptı. MİT ve TSK gelen istihbarata göre
altı noktada hava ve kara unsurlarıyla takibe başladı. Nureddin Sofi dönüş
yolundayken saklanabileceği üç mağara uçaklarla bombalandı. Gazete
Amerikalıların Kürtlere siyasi taleplerle ilgili bir yol haritasına en erken iki
yıl sonra geçilebileceği mesajı verdiğini de öne sürdü. Geçen yıldan beri
Pençe-Kartal ve Pençe-Kaplan harekâtlarıyla PKK’nin Irak Kürdistanı’ndaki geçiş
güzergâhlarına operasyonlar düzenleyen Türkiye, 23 Nisan'da Pençe-Yıldırım ve
Pençe-Şimşek harekâtlarını başlatmıştı.
Yeni Şafak gazetesi de ABD’nin PKK’nin üç
yöneticisinin yakalanması için ödül koyarken Nureddin Sofi’yi es geçmesinin
özel anlamı olduğunu savunarak “MİT ve TSK’nın Sofi Nureddin’i etkisiz hale
getirmesi, ABD’nin Suriye planlarına ağır darbe vurdu … Sofi Nureddin, ABD’nin
Suriye’deki taşeronu konumundaydı” yorumunu yaptı.
Kürt kaynaklar ise aksini söylüyor:
Amerikalılar, Türkiye ile yaşadığı çelişkiyi aşmak için YPG’nin PKK’den
kopmasını isterken “Kandilci” diye bilinen Nureddin Sofi’yi sorun olarak
görüyor.
Spekülasyonlar bir kenara ziyaret, Biden’ın
Erdoğan’la görüşmeden önce Kürt dosyasındaki belirsizliklerin giderilmesi ve
müzakere alanlarının belirlenmesi açısından önemli. Kürtler İD’e karşı gelişen
askeri işbirliğine siyasi-diplomatik ilişkilerin eşlik etmemesini eleştiriyordu.
Bakan Yardımcısı düzeyinde bir temas Kürtlerin beklentilerini artırdı.
Amerikalılar bir süreden beri Suriye’de hasım Kürt partiler arasında birliği
sağlama ve Rojava’nın Irak Kürdistan’ı ile etkileşimini artırmaya çalışıyor.
Ancak Kürtler, Türkiye’nin sınırın altı ve üstündeki Kürtlerle barışı
sağlanmadan ABD’nin Rojava ile ilişkisinin hep yarım kalacağı gerçeğini
görüyor. Biden yönetiminin Suriyeli Kürtlere desteği garanti gözükse de PKK’ye
karşı Türk operasyonlarına yeşil ışık yakan Amerikan yaklaşımında bir
değişiklik beklenmiyor.
Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK)
Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, barış sürecinin başlaması için ABD ve
Avrupa’nın Türkiye’ye desteği çekmesi gerektiğini savundu: “Türk devletinin en
son Avaşin, Metina ve Zap operasyonlarına destek veren yine ABD’dir,
Avrupa’dır. Özgürlük hareketimizin tasfiyesi için destek veren ABD nasıl bir
barış projesine aracılık yapacak? ABD, Türkiye’ye kendi politikalarını
kabul ettirmek için bize karşı savaşta Türk devletine destek veriyor.”
Al-Monitor’a konuşan HDP Dış İlişkiler Eş
Sözcüsü ve Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy ise Biden döneminde Kürtlerle
ilişkilerin düzeyinin Türk-Amerikan ortaklığının gidişatına bağlı olduğunu
düşünüyor. Özsoy “Biden döneminde ABD’nin klasik siyasetinde çok değişiklikler
olacağını düşünmüyorum. Rojava ile Türkiye arasındaki meselesinin çözülmesini
isterler. Kürtlerle Türkiye arasındaki sorunların çözülmesi ABD’nin çıkarlarına
uyar. Fakat ortada S-400 gibi ABD açısından çok önemli dosyalar varken her şey
Türkiye ile yapacakları pazarlığa bağlı. Bizim beklentimiz barış sürecinin
canlanması ve ABD’nin de katkı sunmasıdır. Amerikan bürokrasisinde barış sürecine
destek olanlar çok fakat siyasi iradeyi açığa çıkarıp Türkiye’yi zorlamak diğer
sorunlar ışığında olası bir durum değil” diyor.
Suriyeli Kürt kaynaklara göre özerk yönetim
ilk olması bakımdan heyetin ziyaretini önemli buluyor. Ancak tek bir görüşmede
meseleler çözülmediği gibi bundan sonrasında ne olacağı da bilinmiyor.
Görüşmeler devam edecek. Siyasi ilişkileri tesis etmenin önündeki en temel
sorunun Türkiye olduğunu iki taraf da kabul ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder